Tarihten Günümüze Türk Dünyasının Geleceği
Giriş: Türk Birliği Düşüncesi ve Önemi
Türk birliği, yalnızca ortak bir etnik kimliğin ifadesi değil; tarihsel bağların, kültürel benzerliklerin, dil ortaklıklarının ve jeopolitik kaderin bir yansımasıdır. Yüzyıllardır çeşitli dönemlerde dile getirilen bu fikir, 21. yüzyılda yeniden gündemin üst sıralarına yerleşti. Peki, bu birlik gerçekten mümkün mü? Türk dünyası birleşebilir mi? Bu yazıda, tarihten günümüze Türk birliği fikrini, mevcut koşulları ve olası geleceği kapsamlı şekilde ele alacağız.
1. Tarihte Türk Birliği Denemeleri
1.1. Göktürkler ve İlk Siyasi Birlik
Türk birliğinin ilk ciddi örneği, M.S. 6. yüzyılda kurulan Göktürk Kağanlığıdır. Orta Asya bozkırlarında teşkilatlanan bu devlet, hem siyasi hem kültürel anlamda farklı Türk boylarını tek bir otorite altında toplamayı başarmıştı. Göktürk Yazıtları’nda Vezir Tonyukuk ve Bilge Kağan’ın ifadeleri, birlik fikrinin ne kadar erken dönemde temellendiğini gösterir.
1.2. Timur İmparatorluğu ve Türk-İslam Birliği
-
yüzyılda Timur, hem Türk hem de İslam unsurlarını bir araya getirerek büyük bir imparatorluk kurdu. Bu imparatorluk, dilde Türkçeyi koruyarak, kültürde İslamî değerleri sahiplenerek hem doğudaki hem batıdaki Türk topluluklarına örnek oldu.
1.3. Osmanlı İmparatorluğu ve Türklükten Uzak
laşma
Osmanlı, kuruluşunda Oğuz-Türkmen kimliğiyle yola çıkmış olsa da zamanla “ümmet” fikrine dayanan evrensel bir imparatorluk halini aldı. Bu dönemde “Türk” kelimesi, zaman zaman aşağılayıcı anlamda bile kullanılmaya başlandı. Ancak imparatorluğun son yüzyılında Ziya Gökalp, Yusuf Akçura gibi aydınlarla birlikte Türkçülük fikri yeniden doğdu.
2. Modern Türkçülük ve Pan-Türkizm
2.1. Yusuf Akçura ve Üç Tarz-ı Siyaset: Türkçülüğün İdeolojik Temeli
Yusuf Akçura, Türk düşünce tarihinin en önemli isimlerinden biridir. 1876 yılında Kazan’da doğan Akçura, eğitimini İstanbul ve Paris’te tamamlamış; hem doğunun hem de batının fikir dünyasını içselleştirmiş bir aydındı. Onun en çok bilinen eseri, 1904 yılında Kahire'deki Türk gazetesinde yayımladığı “Üç Tarz-ı Siyaset” adlı makaledir. Bu makale, sadece Osmanlı’nın değil, tüm Türk dünyasının geleceğini tartışmaya açan tarihi bir belgedir.
Timur Portresi |
Üç Tarz-ı Siyaset Neyi Tartışıyordu?
Akçura, Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküş sürecinde 3 temel siyasi yönelim arasında bir tercih yapılması gerektiğini savunuyordu:
-
Osmanlıcılık: Farklı etnik ve dini grupları “Osmanlılık” üst kimliği altında birleştirme çabası.
-
İslamcılık (Ümmetçilik): Müslüman halkları din temelinde bütünleştirme stratejisi.
-
Türkçülük: Etnik ve dilsel ortaklığa dayalı, tüm Türk halklarını tek bir çatı altında toplama ülküsü.
Akçura’ya göre Osmanlıcılık, milliyetçiliğin yükseldiği çağda artık gerçekçi değildi. İslamcılık ise Osmanlı sınırları dışındaki Türkleri bir araya getirmek için yeterli temele sahip değildi. O yüzden, özellikle Rusya ve Orta Asya’daki Türk halklarını kapsayan bir Türkçülük anlayışıyla, yeni bir siyasi ufuk açılmalıydı.
Yusuf Akçura'nın Türk Dünyasına Etkisi
Akçura, sadece bir fikir adamı değil; aynı zamanda eylem adamıydı. Türk Yurdu ve Türk Derneği gibi oluşumlarda etkin rol aldı. 1911’de Türk Ocağının kurucularından biri oldu. Türk halkının kültürel ve tarihsel bilincini artırmak için yayınlar yaptı, konferanslar düzenledi. Onun çabaları sayesinde “pan-Türkizm” düşüncesi sadece Osmanlı topraklarında değil, Kafkaslar ve Orta Asya’da da karşılık buldu.
1925 yılında Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu kadroları içinde yer alan Akçura, aynı zamanda Anadolu’da kurulan yeni Türk devletinin de ideolojik zeminine katkıda bulundu. Atatürk ile olan ilişkisi de dikkate değerdir; Atatürk, Akçura'nın fikirlerinden etkilenmiş ve Türk kimliğinin yeniden tanımlanmasında onun görüşlerini önemsemiştir.
2.2. Türkçülüğün Kurumsallaşması ve Yayılması
Akçura’nın ardından gelen nesiller, Türkçülük düşüncesini daha sistemli hale getirmiştir. Ziya Gökalp, bu fikirleri sosyolojik ve kültürel bir temele oturtarak, "Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak" formülüyle Türkçülüğü çağdaş bir ideoloji haline getirmiştir.
Aynı dönemde İsmail Gaspıralı da “Dilde, fikirde, işte birlik” şiarıyla Türk dünyasının kültürel birliğine vurgu yapmış, özellikle eğitim ve basın yoluyla Türk halkları arasında ortak bilinç oluşturmaya çalışmıştır.
2.3. Pan-Türkizm ve Sovyetlerin Gözündeki Tehdit
-
yüzyıl başlarında Türkçülük ve pan-Türkizm fikirleri hızla yayıldıkça, özellikle Sovyetler Birliği bu gelişmeyi bir tehdit olarak algıladı. Stalin dönemiyle birlikte Orta Asya'daki Türk aydınları ya sürgüne gönderildi ya da infaz edildi. Türkçülük propagandası yapmak suç sayıldı; alfabeler değiştirilerek halklar arası bağlar koparıldı.
2.4. 21. Yüzyılda Yusuf Akçura'nın Mirası
Günümüzde Türk Devletleri Teşkilatı’nın vizyonu, büyük ölçüde Yusuf Akçura’nın fikirlerinin diplomatik ve ekonomik düzleme taşınmış halidir. Akçura'nın “Türkçülük” anlayışı, bugün sadece etnik kökene değil; ortak tarihe, ortak kültüre, ortak çıkarlara ve ortak geleceğe dayalı bir birlik modeline evrilmiştir.
3. Bağımsızlık Sonrası Türk Cumhuriyetleri ve İş Birliği
3.1. Bağımsızlık ve Kimlik Arayışı
1991’den sonra Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan ve Azerbaycan bağımsızlıklarını ilan etti. Türkiye, bu süreçte "büyük ağabey" rolünü üstlendi. Ortak dil ve tarihsel bağlar bu ilişkileri güçlendirdi.
3.2. Türk Konseyi’nin Kuruluşu ve Etkisi
2009 yılında Nahçıvan'da kurulan Türk Konseyi (şimdiki adıyla Türk Devletleri Teşkilatı), Türk dünyası arasında siyasi, ekonomik ve kültürel iş birliğini hedefleyen ilk ciddi kurumsal adımdı.
4. Türk Birliğinin Önündeki Engeller
4.1. Coğrafi Dağınıklık
Türk dünyası, Adriyatik’ten Çin Seddi’ne kadar uzanan geniş bir alana yayılmıştır. Bu da ulaşımı, iletişimi ve ortak politikaları zorlaştırmaktadır.
4.2. Rejim Farklılıkları ve Siyasi Eğilimler
Demokratik Türkiye ile otoriter Orta Asya rejimleri arasında siyasal farklılıklar mevcuttur. Bu, karar alma süreçlerinde sorun yaratabilir.
4.3. Dış Güçlerin Müdahalesi
Rusya, Çin ve Batı ülkeleri Türk birliğini dikkatle izlemekte, kimi zaman karşı hamlelerle bu süreci engellemeye çalışmaktadır.
5. Türk Dünyasında Ortaklık Adımları
5.1. Ortak Alfabe ve Dil Politikaları
Kiril alfabesinden Latin alfabesine geçişler, ortak iletişim zemini yaratmayı kolaylaştırmaktadır. TRT Avaz ve benzeri yayınlar, ortak medya dili oluşturmaktadır.
5.2. Ekonomik İş Birlikleri
Orta Koridor Projesi, TANAP, Zengezur Koridoru gibi projeler ekonomik anlamda Türk dünyasını birbirine bağlamaktadır.
5.3. Kültürel ve Akademik Değişim Programları
Türk Üniversiteler Birliği, öğrenci değişim programları ve kültürel etkinlikler halklar arası bağları güçlendirmektedir.
6. Geleceğe Dair Olasılıklar ve Stratejiler
6.1. Dijital Türk Dünyası
Ortak dijital platformlar, sosyal medya çalışmaları ve çevrim içi eğitim sistemleri sayesinde birlik dijital zeminde inşa edilebilir.
6.2. Askerî İş Birliği
Türk devletleri arasında ortak tatbikatlar yapılmakta, savunma sanayi projeleri geliştirilmektedir.
6.3. Ortak Kimlik ve Kültürel Diplomasi
Ortak tarih kitapları, diziler, sinema projeleri ve yayınlar yoluyla kültürel diplomasi güçlenmektedir.
Türk Birliği Mümkün mü?
Türk birliği, zorluklarına rağmen tarihsel ve kültürel temel üzerinde şekillenen bir hayalden ibaret değildir. Ortak tarih, dil, kültür ve çıkarlar, bu birliği mümkün kılmaktadır. Yusuf Akçura’nın çizdiği yolda, Türk dünyası bugün her zamankinden daha fazla bir araya gelmeye yaklaşmıştır.